Sayın Adnan Oktar'ın 19 Kasım 2010 tarihli röportajından Tarık Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tarık suresi, “Göğe ve Tarık'a andolsun” şeytandan Allah’a sığınırım, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. “Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır.” Aynı şekilde Mehdi (a.s.) için de bu ifade geçiyor, Mehdi (a.s.) için. Delen bir yıldız olduğu, parlak yıldız bir olduğu. Küfrü deliyor Mehdi (a.s.) de, delip geçiyor, inşaAllah. “Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiçbir nefis (kimse) yoktur.” Herkes şu an gözetleniyor diyor Cenab-ı Allah. “İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı?” Bunun için neye ihtiyaç var? İnsan bir baksın diyor hangi şeyden yaratıldı.
ALTUĞ BERKER: Mikroskoba ihtiyaç vardır.
ADNAN OKTAR: Mikroskoba ihtiyacı var. Bak “Dökülüp atılan bir sudan yaratıldı.” Spermin yapısı, mikroskopla hatta elektron mikroskobuyla tespit edilebiliyor, inşaAllah ve detayları. “Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.” İnsan vücudunun içinde oluşur diyor Cenab-ı Allah. “Şüphesiz (Allah), onu yeniden-döndürmeye güç yetirendir. Sırların orta yere çıkarılacağı gün.” Bu aynı zamanda Mehdiyet’in zuhuruna bakıyor. Çünkü Mehdiyet devrinde FBI’ın CIA’in KGB’nin bütün sırları ortaya çıkarılacak. Bütün karanlık dosyalar ortaya çıkarılacak. İnsanlıktan saklanan bütün gizli bilgiler insanlığa sunulacak. Yapılan bütün vahşetler insanlara bildirilecek. Devletlerin gizli sırları diye bir şey kalmayacak Mehdiyet devrinde. “Sırların orta yere çıkarılacağı gün;Artık onun ne gücü vardır, ne yardımcısı.” Bu tabii Ahiretteki olaya bakmakla beraber, insanların dünyadan Ahirete geçmesiyle olan olaylara bakmasıyla beraber, deccaliyete de bakıyor. “Artık onun ne gücü vardır, ne yardımcısı.”Deccalin ne gücü kalacak ne de yardımcısı kalacak. “Dönüşlü olan göğe andolsun.” Göğün dönüşlü olduğunu biz neyle anlıyoruz?
ALTUĞ BERKER: Hubble Teleskobu gibi büyük teleskoplarla.
ADNAN OKTAR: Büyük teleskoplarla anlıyoruz. Kuran bilime yol gösteriyor. Dönüşlü olan göğü biz tespit etmekle mükellefiz. Şimdi Kuran’da ayet var, “Dönüşlü olan göğe andolsun.” Bunun ne olduğunu, burada kastedilenin ne olduğunu bilmemiz için, Kuran’da kastedilenin ne olduğunu bilmemiz için, bilimsel delillere ihtiyacımız var ve teknik alet, edevata ihtiyacımız var ve dolayısıyla bilime ihtiyacımız var. “Dönüşlü olan göğe andolsun. Yarılan yere de. Şüphesiz o (Kur'an), ayırdeden bir sözdür. O, bir şaka değildir.” Yani Kuran’la şaka olmaz. Cübbeli bunu iyi duyacak. Bak “O, bir şaka değildir.” diyor Allah. “Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar;” Mesela şu an Evanjelik dünyada Müslümanlara yönelik ciddi bir operasyon hazırlığı var. “Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar;” Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Müslümanları birbirine kırdıracak bir plan hazırlanıyor. İran’ı Türkiye’ye, Türkiye’yi İran’a, Sünnileri Alevilere, Alevileri Sunnilere, Şiilerle Vahabileri karşılıklı savaştırmak için bir plan hazırlanıyor. Allah diyor ki; “Ben de bir düzen kurup hazırlıyorum.” Bu da Mehdiyet’tir işte, onu yıkacak, İsa Mesih (a.s.)’in gelişi ve Mehdi (a.s.)’nin çıkışı. Allah’ın karşı planı; plan derken yaratıyor Allah, ben insanların anlaması için söylüyorum. “Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.” diyor Allah. İşte 10 yıl var en fazla. Bak, “Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.” O süre de on yıldır. Ki 17. ayet Allah-u alem 2017’ye işaret ediyor aynı zamanda.
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Kasım 2010 tarihli röportajından Tarık Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla, şeytan’dan Allah’a sığınırım. “Göğe ve Tarık'a andolsun, Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir? Delen yıldızdır. Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiçbir nefis yoktur. İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı? Dökülüp atılan bir sudan yaratıldı”. Şimdi Ukab Arapça’da toz, duman ve kartal takımyıldızı anlamına gelir. Kartal takımyıldızı diğer bir ismi de deneb-el Ukab’tır. Deneb-el Ukab Samanyolu’ndaki en parlak yıldızdır. Kuran-ı Kerim’de Resulullah Efendimiz (s.a.v.)’in sancağı olan Ukab’a bu vesile ile Hz. Mehdi (a.s.)’nin deccaliyeti etkisiz hale getirmesine şöyle işaret edilmektedir: “Göklere yemin ederim ki, Tarık’a yemin ederim ki Tarık nedir bilir misiniz? O parlayan bir yıldızdır”. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bayrağının da ismi aynı zamanda.
ALTUĞ BERKER: İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: İnşaAllah, demek ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bayrağı parlayacak, inşaAllah. İnşaAllah ve delen bir yıldız gibi, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Mart 2011 tarihli röportajından Tarık Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. “Göğe ve Tarık'a andolsun.” Demek ki gökten bir şey ‘tarık’. “Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir?” diyor. Allah bir kere ‘tarık’ kelimesinin üzerine dikkat çekiyor. “(Karanlığı) Delen yıldızdır.” Açıkça anlıyoruz ki Mehdiyet’e işaret ediyor. Zulümatı, deccaliyeti delen yıldız. Zaten Peygamberimiz (s.a.v)’in hadislerinde de aynı ifadeler geçiyor. Parlak bir yıldıza benzetiyor Peygamber Efendimiz (s.a.v). “Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiçbir nefis (kimse) yoktur.” Yani şu anda da bizim üzerimizde hem gözetleyici hem koruyucu olan varlıklar var. Hepsi o şekilde yaratılmıştır. Nasıl beynimizin içindeki ruhu göremiyoruz ama beynimiz bizi yönetiyorsa, beynimizin içindeki ruh bizi yönetiyorsa, üzerimizdeki ilave ruhlar da yine bize yardımcı olmak için Allah tarafından yaratılıyor. Beynimizin içindeki ruhu görme imkanımız yok. Aynı şekilde omuzlarımızın üzerindeki ruhu görme imkanımız da yok. Hz. Mehdi (a.s) ’ın da üzerinde Cibril (a.s) vardır. Onun koruyucusudur Cibril (a.s), onun yanındadır, görünmez. Mikail (a.s) vardır, görünmez; İsrafil (a.s) vardır, görünmez. Ayet aynı zamanda ona bakıyor. “İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı?” Şimdi bu emre göre hangi şeyden yaratıldığımızı elektron mikroskobu da dahil her şeyi kullanarak araştırmamız farz olmuş olur bu ayete göre. Bak, “insan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı?” Bu ayetin kapsamında hücre, kromozomlar, hepsi dahildir. Atomun yapısına kadar analiz etmek durumundayız, bu ayetin hükmü yerine gelmesi için. “Dökülüp atılan bir sudan yaratıldı.” Spermin de incelenmesi için yine aynı şekilde elektron mikroskoba ihtiyaç var. “Bu su, bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkar.” Yani insanın bedeninden çıkar anlamına geliyor. Bel kemiği ve kaburgalar, insanın ana çatısını oluşturan bir yapı bu. Yani “insanın vücudunun içinden çıkar” diyor Allah. “Şüphesiz (Allah), onu yeniden-döndürmeye güç yetirendir.” Birçok anlamı var fakat öldükten sonra yeniden dirilten anlamı da var. Mesela İslam yıkılıyor, yeniden İslam’ı hakim ediyor Allah. Yeniden İslam’ı döndürüyor. “Buna da güç yetirendir” diyor Allah. “Sırların orta yere çıkarılacağı gün,” 9. ayet. Bu, ilk anlamı şudur; biz ahirete gittiğimizde küfür yaptığı bütün melanetleri ortaya dökmüş olacak, yani küfrün yaptığı hiçbir şey gizli kalmıyor. Tamamı görülecek. İkinci anlamı; Mehdiyet devrinde küfrün, dalaletin, deccaliyetin bütün sırları ortaya çıkacak. Gizli arşivlerde sakladıkları bütün bilgiler ortaya dökülecek demektir. Mesela iddia edilen Ergenekon terör örgütünün sırları gibi. “Artık onun ne gücü vardır, ne yardımcısı.” Öldüğü an tek başına olmuş oluyor. Ne maddi gücü var. Mesela bankadaki paraları, fedaileri, şunu, bunu falan, “hiç kimse yok” diyor Allah. Tek başına gelir. Bir de, “ne de yardımcısı.” “Hiç kimse yanında olmayacak” diyor Allah. Tek gelmelerini söylüyor Allah. Yani küfür için bu müthiş bir tehdittir. Sürekli Allah tek olarak muhatap oluyor. “Dönüşlü olan göğe andolsun.” Şimdi bunun anlamı çok açık. Gök nasıl? Dünya dönüşlü, Dünya kendi etrafında dönüyor. Aynı zamanda Güneş’in etrafında dönüyor. Güneş Samanyolu Sistemi içinde dönüyor. Samanyolu Sistemi ana sistem içerisinde dönüyor. Ne diyor Allah; “dönüşlü olan göğe andolsun.” Her yerde bir dönüş var, dönme var. Buna dikkat çekiyor. “Yarılan yere de.” 12. ayette, “yarılan yere de. Şüphesiz o (Kur'an), ayırdeden bir sözdür.” Y...